“HAYATINI KUR’ANA ADAYANLAR” İSMAİL BİÇER
” HAYATINI KUR’ANA ADAYANLAR ”
İSMAİL BİÇER
( 1947 – 1998 )
İsmail Biçer 1947 yılında Bolu’nun Göynük ilçesinin Çay köyünde doğdu, 1957 yılında hıfzını tamamladı. 1958 yılında İstanbul’a gelerek Hafız Hasan Akkuş’tan iki buçun sene ta’lim ve tecvid okudu.
Onun İstanbul’a gelip Türkiye hatta dünya çapında güzel Kur’an okuyan ünlü bir hafız olmasının hikayesi şöyledir:
Rahmetli Hafız Hasan Akkuş zaman zaman dünürünün yanına Göynük’e gidermiş. 1958’in başlarında yine Göynük’e gittiğinde bir mevlid merasiminde Kur’an okuyan küçük bir hafız dikkatini çekmiş. Merasimden sonra yanına çağırtmış, ilgilenmiş ve yakınlarına: “Bu küçük hafız köyde kalmasın, hemen İstanbul’a, Nuruosmaniye Kur’an Kursu’na benim yanıma getirin” demiş. Onlar da getirip Hafız Hasan Akkuş Hocefendiye teslim etmişler. İsmail Biçer’deki güzel Kur’an okuma kabiliyetini ilk keşfeden ve onu yetiştirmeye çalışan Hasan Akkuş Hocaefendi olmuştur. Hocaefendi onunla özel olarak ilgilenir, gittiği dînî merasimlere mutlaka onu da götürür, Kur’an okuturmuş.
İsmail Biçer 1969 yılında İstanbul İmam-Hatip Okulundan, 1976 yılında da İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldu. İk görevine 1966 yılında Fatih Müftülüğü’ne bağlı Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde müezzin kayyım olarak başladı. 1979 yılında askerlik dönüşü, Reîsü’l-kurrâ Abdurrahman Gürses Hocaefendi’nin yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Eminönü Müftülüğü’ne bağlı Bayezit Camii İmam-Hatipliği’ne atandı. Abdurrahman Gürses Hocaefendi’den İlm-i Kırâat (Aşere ve Takrib) okuyarak icâzet aldı. Böylece memleketimizin en güzîde iki hocasından ta’lim ve kırâat okuma imkanı buldu. Mesleklerinde değerli insanların yetişmesi, değerli üstadlar eliyle olmaktadır. Abdurrahman Gürses Hocaefendi de İsmail Biçer’i evladı gibi severdi, o da ona babası gibi hizmet ederdi.
İsmail Biçer Kur’ân aşığı idi. Kendisi hafız olduğu gibi oğullarını da hafız yetiştirmişti. Üç oğlu var, üçü de hafız. Bu, her aileye nasip olmaz. Üçü de güzel Kur’an okuyor. Büyük oğlu Atilhan’ı Abdurrahman Gürses Hoca hafız yetiştirdi. Hocaefendi onu kendi torunu gibi seviyor, özellikle küçükken, gittiği yere onu da götürüyor, aşır okutuyordu. O da okuyuşta hocaefendiyi taklide çalışıyordu. Bu, hocaefendinin çok hoşuna gidiyordu. Ortanca oğlu Furkan hıfzını Sünbül Efendi Erken Kuran Kursunda, küçük oğlu Büşrâ da hıfzını Nuruosmaniye Kurân Kursunda tamamladı.
Üçü de babaları defnedilirken mezarı başında Kuran okudu. Oğulları Kuran okumaya başlayınca çok duygulu anlar yaşandı. Ne mutlu, kendisi genç yaşında bu fani alemden ebediyyet yurduna göç eyledi ama geride üç tane hafız evlat baraktı.
İsmail Biçer gayet samimi idi, içi dışı, özü sözü birdi. Bildiği doğruları söylemekten çekinmezdi. Çok mütevazi idi. Arkadaş canlısı idi. Mesâi arkadaşlarıyla arasında en ufak bir kırgınlık olmamıştı. Caminin odasında arkadaşlarıyla beraber olup simit yemeyi davetlere gitmeye tercih ederdi. Arkadaşları da kendisini çok severdi.
Sahabe-i kiram içerisinde Abdullah b. Mesud güzel Kuran okumasıyla temayüz etmişti. Peygamber Efendimiz zaman zaman onun okuduğu Kuranı dinler ve çok duygulanırdı. Sevgili Peygamberimiz onun o güzel okuyuşunu takdir sadedinde “Kuranı nâzil olduğu günün heyecanıyla okumak isteyen, İbn Ümmü Abdin kıraatıyle okusun.” (Müsned, I, 26) buyurmuştu. İbn Ümmü Abd’den maksat Abdullah b. Mesuddur. Abdullah b. Mesud Kuranı sanki yeni inmiş gibi okurdu. İsmail Biçer de günümüzde Kuranı öyle güzel okurdu.
Muhaddislerden Mûsa b. İbrahim, hadis alimi Ebû Dâvûddan bahsederken: “Ebû Dâvûd dünyada hadis için, ahirette de cennet için yaratılmıştır. Ondan daha faziletli birini görmedim.” diyor.
İsmail Biçeri de sanki Allah, Kuranı güzel okumak için yaratmıştı. Çok güzel Kuran okurdu, dinleyenler adeta kendilerinden geçerdi. Hele onu tarihî Bayezit Camiinde dinlemek ayrı bir zevkti. Görevli olduğu Bayezit Camiinde mutlaka öğle ve ikindi namazlarından sonra da aşır okurdu. Camiye özel olarak onu dinlemek için gelenler olurdu.
Memleketimizde, İslâm Ülkeleri arasında tertip edilen çeşitli toplantıların açılışında Kuran-ı Kerimi mutlaka İsmail Biçer okurdu. Yurt dışında Malezya, Tunus, Pakistan, İran ve Libyada yapılan Kuran-ı Kerimi güzel okuma yarışmalarında ülkemizi temsil etmişti.
İsmail Biçer sadece Kuranı güzel okumakla yetinmez, aynı zamanda okuturdu. O: “İnsanın, Kuranı güzel okuyabilmesi için iki şeyi yapması gerekir: Birincisi, Kurandan uzaklaşmamalı, her fırsatta onu okumalı, ikincisi de sadece kendisi okumakla kalmayıp aynı zamanda talebe okutmalıdır.” derdi. Bu sebeple o, kendisinden Kuran okumak isteyen hiçbir kimseyi boş çevirmezdi. Bayezit Camii aynı zamanda İsmail Biçer için bir Kuran Kursu idi. Özellikle nöbetçi olduğu günler gün boyu Camiden talebe eksik olmazdı. Grup grup gelirlerdi. Kimilerini öğle namazından önce okutur, kimilerini sonra, kimilerini ikindiden önce, kimilerini sonra okuturdu. Talebe okutmak, hele kabiliyetli talebeleri okutmak çok hoşuna giderdi, bundan büyük zevk alırdı. Bu hizmetinden dolayı hiçbir maddî menfaat da beklemezdi. Hatta bazen öğrencileri, kendi aralarında para toplayıp ona vermek veya hediye almak isterlerdi. İsmail Biçer bunu kesin olarak kabul etmez ve: “Hocamın bana vasiyeti var, Kuran okutma karşılığında birşey almam” derdi.
İsmail Biçer Haseki Eğitim Merkezinde Kıraat bölümünde 1986 yılından beri haftada 2 saat Talim ve Tashih-i Hurûf derslerine giriyordu. Kursiyerlerle meşgul olmayı çok seviyordu. Adeta ders saati ona az geliyordu. Onun için çoğu kez teneffüs saatlerinde öğretmenler odasına gelmez, sınıfta kursiyerlerle sohbet ederdi.
Kuran-ı Kerim tilavetinde, hangi meclis ve toplantıda nerelerin okunacağını bilmek ve okumak, kırâat adabındandır. Reîsül-kurrâ Abdurrahman Gürses hocamız bu hususa çok dikkat eder, talebelerini de öyle yetiştirmektedir. İsmail Biçer de hocaefendinin yanında yetiştiği için buna çok dikkat ederdi. Hatta bazen Eğitim Merkezimize derse geldiğinde: “İslâm ülkeleri arasında yapılacak olan şöyle bir toplantının açılışında bir aşr-ı şerif okuyacağım. Şu, şu ayetleri okumak istiyorum, ne dersiniz?” derdi. Biz de: “Bazen çok güzel, gayet isabetli seçmişsin” der, bazen de: “Şu ayetleri okusan daha iyi olur” derdik. Aşır olarak okuyacağı âyetlerin meallerini önceden mutlaka okurdu. Zaten manaya vâkıf olmadan güzel okumak pek mümkün değildir.
Memleketimizin güzîde hafızlarından İstanbul Bayezit Camii İmam-Hatibi İsmail Biçer, 26 Mart 1998 Perşembe günü Bandırma yakınlarında elim bir trafik kazasında vefat etmiştir.